Okul Başlıyor: Annebabalar İçin İpuçları

 

Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Çocukları okula yeni başlayacak anababaların, en az çocukları kadar heyecanlı olduklarını tahmin ediyorum. Bu önemli geçişi kolaylaştırabilmek için yapabileceklerinizi yazmaya çalıştım. Umarım faydalanırsınız çünkü iyi yönetilmiş bir başlangıç, çocuğun okula ve öğrenmeye yönelik tutumunu olumlu yönde etkiler.

OKUL FİKRİNE ALIŞMA

Okula başlama konusu açıldığında, çocuğunuza açık uçlu sorular sorabilirsiniz: ‘Artık okullu oldun, nasıl hissediyorsun?’ , ‘Okulla ilgili merak ettiğin şeyler var mı?’ vb.

Bu sorular, çocuğunuzun okulla ilgili duygularını, düşüncelerini anlayabilmeniz için önemlidir. Açık, dürüst, iyi dinleyen bir sohbet arkadaşı olursanız, sizi şaşırtacak pek çok şey duyabilirsiniz. ‘Bunları mı düşünüyor gerçekten?’ diyeceğiniz endişelerine tanık olabilirsiniz. Burada sizden beklenen, bu endişeleri ciddiye almanızdır. Size basit, komik gelen meseleler çocuğunuzu korkutup, yorabilir. Duyduklarınız karşısında hemen mantıklı açıklamalara girmek hatasına düşmeyin, bırakın anlatsın. Daha fazla konuşabilmesi için fırsat yaratın. Bunları sizinle konuşabilmek onun için çok rahatlatıcı olacaktır.

Sohbet esnasında siz de kendi okul hatıralarınızı paylaşabilirsiniz:  İlk gün hissettikleriniz, endişeleriniz, öğretmeninizle sohbetleriniz… Çocuklar, anababalarının da bir zamanlar çocuk olduğunu duymaktan çok hoşlanırlar. Hele yaptığınız sakarlıkları, altınıza kaçırmaları, düştüğünüz komik durumları da anlatırsanız hem endişeleri azalır hem de çok eğlenirler.

Okul alışverişine gittiğinizde ayakkabısını, çantasını, kalem kutusunu vs. -mümkün olduğunca- istediği renkte/modelde alması da iyi bir motivasyon kaynağıdır.

TEMEL DUYGUSAL İHTİYAÇ

Çocuğunuz okula (anaokulu ya da ilkokul) yeni başlıyor ya da kademe değiştiriyor olabilir. Yeni bir okula gidebilir ya da yeni bir öğretmenin sınıfına devam edebilir. Bütün bu durumlarda çocukların temel ihtiyaçları normallik, aşinalık ve kendilerini bekleyen rutini bilmektir.

Normallik

Çocukların okula başlayacak olması ilk adımlar, ilk kelimeler gibi unutulmazdır; bu çok anlaşılır. Ancak sevinç kaynaklı bile olsa, bunun bir milat, her zamankinden çok daha farklı bir durum olduğu hissini yaratmamanızı öneririm. Okula gitmenin her zamankinden daha başka bir şey olduğunu düşünmek, çocuğunuzun işini kolaylaştırmayacaktır.

Aşinalık

Artık pek çok okul, ilk yılın ilk günlerinde uyum çalışmaları yapıyor. Bu çok kıymetli ama rutini seven, alışkanlıklarını kolay değiştirmeyen, kendisini neyin beklediğini bilmek isteyen çocuklar için okula bu çalışmaların öncesinde de bir uğramanızı tavsiye ederim: Okul yolu, bina, bahçe, sınıf; okul idarecileri ve öğretmeniyle minik bir tanışma töreni… Bilinmezliği güvenli bir şekilde ortadan kaldırır.

Bir de tuvalet var tabii; çocuğunuzun tuvaleti kullanması için fırsat yaratabilirsiniz. İlk kez girilen ortamlarda tuvalet kullanmanın zorluğunu, bu yazıyı okuyan pek çok yetişkin de yaşamıştır eminim.

Eğer bunları yapabilmeniz mümkün olmazsa, çocuğunuzun müstakbel sınıf arkadaşlarıyla bir araya gelmesini sağlayabilirsiniz. Sınıfta, önceden oyun oynadığı bir çocuk bile ona iyi gelecektir.

Aynı okulda öğrenim gören apartman, site, mahalle arkadaşlarından bahsetmek, kuzeninin de aynı okulda olduğunu hatırlatmak, bu öğretmenin daha önce öğrencisi olmuş tanıdıkların hikâyelerini anlatmak da süreci kolaylaştıracaktır: ‘Ayşe Teyzenlerin oğlu da bu öğretmenin öğrencisiydi. Okuduğu eğlenceli kitaplardan, yaptığı şakalardan bahsediyordu. Sen de seversin eminim.’

Rutini Bilmek

Her yeni durumda çocukların cevabını bilmek istedikleri soru şudur: ‘Beni ne bekliyor?’

Bu çok yerinde, haklı bir meraktır; düşünsenize bu süreçte bilmedikleri ne çok şey var:

‘Derste çişim gelirse öğretmene söyleyebilir miyim?’

‘Acıkırsam?’

‘Arkadaşlarımla anlaşamazsam?’

‘Ya diğerleri okumayı/yazmayı, saymayı biliyorsa?’

‘Okulun bittiğini nasıl anlarım?’

‘Annem beni okuldan almayı unutursa?’

‘Öğretmen kızar mı?’

‘Bahçeye çıkmamıza izin verirler mi?’

Çocuklar rutini, düzeni severler. Bilinmezlik onlarda endişe yaratır. Okul başladığında yaşayacağı rutini bütün detaylarıyla anlatın: ‘Sabah hep beraber kalkıp kahvaltı edeceğiz, seni okula ya ben ya da baban bırakacak. Bizim iş çıkışımıza kadar okulda kalacaksın, ders aralarında oyun oynayıp tuvalete gidebileceğin teneffüsler olacak. Herhangi bir şeye ihtiyaç duyduğunda öğretmeninden yardım isteyebilirsin. Seni almaya işten çıkıp ben geleceğim (ya da servisi anlatırsınız), akşam yemeğimizi beraber yiyeceğiz, eğer olursa ödevlerini yapacaksın. Yardıma ihtiyaç duyduğunda ödevlerine elbette yardım edeceğiz.’ vs.

Çocuklar kaygı verecek yeni durumlarda boşlukları kötü senaryolarla doldurabilirler, boşluk bırakmamaya dikkat edin. Siz açık, rahat davranırsanız o da size, atladığınızı düşündüğü detayları soracaktır.

SEZGİLERİNİZE GÜVENİN

Okul başladıktan sonra özellikle küçük sınıflarda hareketli, gürültülü bir ortam olur. Öğretmen, çocuklarla henüz tanıştığı için hangi çocuğun hangi tepkisinin ne anlama geldiğini anlamayabilir. Çocuğunuzun başlangıçtaki heyecanını kaybettiğini, mutlu olmadığını, korktuğunu hissederseniz öğretmeniyle mutlaka temasa geçin. ‘Öğretmenin işine karışmayalım’ demeyin. Anababalık sezgilerinize güvenin. Bu tür geri bildirimler, öğretmenin çocuğu daha hızlı tanımasına yardımcı olur. İyi bir öğretmen bireysel farklılıkları önemser, bunu bilmek ister.

Öğretmeniyle, arkadaşlarıyla duygusal yakınlık kuramayan çocuk öğrenmeye hazır değildir. Bu, sınıfta onu kaygılandıran başka durumlar için de böyledir. Çocuk kendini önce güvende, mutlu hissetmelidir. Duygusal bağ kurmak, aidiyet duygusu geliştirmek bu yaşlarda öğrenmenin ön şartıdır. Çocuğun başlangıçta yaşayacağı duygusal gerilimi anababa, öğretmenden daha çabuk görebilir. Öğretmene burada vereceğiniz destek çok kıymetli olacaktır.

OKULDA İLK GÜNLER

Özellikle anaokuluna gidecek çocuklar için uyum döneminin esnek olması gerekir, her çocuk aynı sürelerde okul ortamına alışamayabilir. Okul deneyimi olmayan, 36 aylık bir çocuğu iki günlük oryantasyon çalışmasından sonra, tüm gün boyunca okulda tutmaya çalışmak, süreci sekteye uğratabilir. Hele bir de ‘siz gittikten sonra ağlamıyor’ diyerek kucaktan koparılarak içeri alınırsa, her şeye yeniden başlamak gerekebilir. İlk günlerde çocukla birebir ilişki kuran bir öğretmen, çocuk için okulla ilk duygusal temas noktası olacaktır. Çocuk, duygusal temas kurduğu öğretmenin yanında gittikçe daha fazla artan saatlerde okulda kalabilir. Ne zaman hazır olduğunu çocuk size davranışlarıyla zaten anlatacaktır. Annesinden daha önce ayrılmamış bir çocuk için aceleci olmanın hiçbir manası yoktur; çocuğunuzu yıpratmayın.

İŞLER YOLUNDA GİTMEZSE

Kaygılı annebabalarla kontrolcü bir ortamda büyüyen çocuklar okul gibi, pek çok yeni değişkenin olduğu farklı bir sürece alışamayabilir. Karnı ağrıyabilir ki bu ağrı gerçekten oradadır; ‘kusacağım’ diyebilir, susmadan ağlayabilir, yatışmayacakmış gibi görünebilir. Bu kaygı gerçektir, oradadır. Bunun için çocuğu kınamak olmaz. Böyle durumlarda hangi ebeveyn daha sakin, daha kararlıysa sürecin onunla yürümesi gerekir. Çocuğa kaygılı gözlerle bakan, öğretmenle gerilim yaşama ihtimali olan ebeveynlerin, okuldan uzak durmasını tavsiye ederim. Zira bu tavırlar, çocuğun içinden geçenleri doğrular; ‘bak annem/babam da huzursuz görünüyor, bu okulda gerçekten bir sorun olmalı .’

Burada temel ihtiyaç, sakin kalıp çocuğu yatıştırabilen, kararlı bir yetişkindir. Bu problemi çözmek için okul psikolojik danışmanından yardım alabilirsiniz ama unutmayın, sorun o günün sorunu değildir, kökü geçmişe uzanır. Bu durumun asıl kaynağı, kaygılı ebeveynin çocukla o güne kadar kurduğu ilişkinin biçimidir. Bu durumun faturasını çocuğa çıkartıp, öfkelenmek haksızlık olur. Bunun yerine, çocuğunuzla ilişki kurma biçiminizi bir uzman eşliğinde gözden geçirmeniz daha faydalı olacaktır.

EVDE KÜÇÜK KARDEŞ VARSA

Büyük çocuk için en sıkıntılı durumlardan biri, kendisi okula gitmek zorundayken kardeşinin evde annesiyle kalmasıdır. Bunun için büyük kardeşin yanında, küçük olanla (bebek olsa bile) konuşun: ‘ablan/abin okula gidiyor…üzgünüm sen henüz okula gidecek kadar büyümedin, seni gönderemem.’ Okula gidecek olana da ‘eve geldiğinde anne kız/anne oğul saati yapacağız, unutma. Neler yaptığını bana tek tek anlatacaksın.’ diyebilirsiniz.

Tabii bunlar benim aklıma gelen cümleler; eminim siz daha yaratıcı seçenekler de üretirsiniz.

Uzun bir yazı oldu ama eklemeden geçemeyeceğim; çocukların yeterince uyumasına dikkat edin. Bu her şeyin başlangıcı aslında, akademik başarıyla da doğrudan ilişkili. Ellerini yıkayabildiğinden, kıyafetlerini tuvaletten sonra ilikleyebildiğinden, matarasını açıp kapatabildiğinden de emin olun.

Burada yazmayı unuttuğum şeyler için de bana ulaşın 🙂

Haydi bakalım, şimdi okullu olup sınıfları doldurabilirsiniz 🙂

Serdar Çankaya

Psikolojik Danışman

Sekiz Eylül İki Bin On Yedi