Benim Aikidom

Aikido Japonya kökenli bir savaş sanatı ancak günümüzde Mozart ne kadar Avusturyalı’ysa, İngilizce ne kadar İngiliz’se Aikido’da o kadar Japon. Pratik yapma sürecindeki ritüeller elbette aslına sadık kalarak devam ettiriliyor ama Fransa’dan Şili’ye, Çin’den Arjantin’e binlerce insan minder üstünde ter dökerek, bu sanatın ruhunu beslemeye devam ediyorlar.

Bu ruhu derinliğiyle anlatabilecek pek çok insan var ülkemizde. Yıllarını bu sanata vermiş, pek çok öğrenci yetiştirmiş değerli aikido hocalarının paylaştığı aydınlatıcı bilgileri, farklı kaynaklardan bulabilirsiniz. Ben burada daha kişisel şeylerden bahsedeceğim. Aslında aikido çalışan herkes kendi baktığı yere göre aikidoyla ilgili kişisel değerlendirmeler yapabilir. Minderde olanlar her aikidocuya farklı şeyler düşündürüp, farklı şeyler hissettirebilir. Hepimizin hayatı algılayışı, algıladıklarını yorumlayışı farklılık gösteriyor. Aikidonun sahip olduğu düşünsel zenginlik de her türlü metafora açık zaten. Çünkü bu zenginliğin temelinde Uzakdoğu’nun binlerce yıllık felsefi birikimi var. Savaş sanatları eğitimi yalnızca atletik gelişimi değil zihinsel, duygusal bir farkındalığı da hedefliyor. Çalışmaların size düşündürdüklerini, size hissettirdiklerini fark edip onlara yön vermediğiniz müddetçe, adrenalin dolu o gerilim anında, karmaşık teknikleri uygulayabilmeniz çok mümkün gözükmüyor zira. Bakın; zihin, duygu, farkındalık diyerek psikolojik danışma sularında yüzmeye başladık. Benim işin bu kısmındaki kişisel deneyimim epeyi zorlayıcıydı. Kişilik özelliklerimle yapmam gerekenler kimi zaman örtüşmedi. Aikido, ‘uyum sağla’ diyordu, ben ‘hayır, kontrol etmeliyim’ diye cevap veriyordum. Aikido ‘rahatla’ diyordu, ben çabalamama rağmen kaygılarımın üstesinden gelemiyordum. Tabii sonunda haklı çıkan aikido oldu. Onun söylediklerini yapabildiğim her seferde ortaya çıkan sonuç, neden öyle davranmam gerektiğini anlatıyordu. Yapmam gerekenlerin pek çoğunu hala yapamıyorum ama yapabilme uğraşı beni geliştiriyor, yol almamı sağlıyor. Seyahat etmek gibi bir bakıma; aslolan bir yere varmak değil, yolun tadını çıkarmak…

Bu mücadele benim psikolojik danışma becerilerimi, babalığımı, öğretmenliğimi büyük ölçüde değiştirdi. Danışma sürecinde duyduğum saldırgan bir cümleye vereceğim karşılık, kızlarımın yaşadığı problemlere yaklaşımım, eğitimlerimi yapılandırışım aikidodan haberdar olmasaydım başka türlü olurdu. Aikido eğitimimin beni nasıl beslediğini görmek antrenman iştahımın hiç kaybolmamasını sağlıyor. Mindere her çıkışımda heyecan duyuyorum. Sağlığım izin verdiği sürece minder üstünde kalabilmeyi umuyorum.

Size istediğiniz somut bilgileri vermediğimin farkındayım ama bu yazıyla cevaplar bulmanıza değil, merak duyup sorular sormanıza yardımcı olmak istedim. Bu soruların cevaplarını bulmanın en sağlıklı yolu yaşadığınız yere yakın bir aikido salonuna gitmek. Aynı dili konuştuğunuz bir hocayla çalışmanız, aradığınız cevapları bulmanızı kolaylaştıracaktır. Umarım sizler de benim gibi aikido yaparken kendinizle karşılaşır, kendinizi seversiniz. Korkularınızı, beklentilerinizi, sabrınızı, sabırsızlığınızı, uyum becerinizi, direncinizi görürsünüz. Fark edeceksiniz; aikido ya da başka bir şey, tutkuyla çıktığımız her yolun sonunda kendimize varırız.

Aklınızda olsun, aikido yolculuğu biraz zahmetli ve yorucu. Tekniklerinizin kusursuzlaşması için gereken zaman çok uzun. Binlerce tekrar sonunda ‘tamam, artık öğrendim’ dediğiniz bir tekniğin mühim bir detayını atladığınızı fark edebilirsiniz. Eğer öncelikli ihtiyacınız sokakta yaşanabilecek bir çatışma anında kullanabileceğiniz etkili tekniklerse, daha çabuk öğrenilebilecek bir spor/sanat bulmanızı öneririm. Aikido bilmek sokakta elbette bir avantajdır; bir vuruştan, bir tutuştan kaçınabilmenize kesinlikle yardımcı olur. En azından çatışma anını yönetmede size katkı sağlar ancak saniyeler içinde başlayan ve biten bir saldırı anında öğrendiğiniz teknikleri uygulayabilmeniz o teknikleri gerçekten içselleştirmiş olmanızı gerektirir ki bu büyük tecrübe ister. Eğer çatışma anında taraflardan biri bu tecrübeye sahipse, diğer tarafa çokça şans dilemek gerekir. Aikido ile uğraştığımı duyan hemen herkesin sorduğu sorunun cevabı özetle böyle; aikido tekniklerinin sokakta uygulanıp uygulanamaması aikidoyla değil sizinle ilgilidir.

Aikidoyla ilgili yazmaya devam edeceğim ama unutmayın, bu benim aikidom. Ben aikido çalışmayı böyle algılıyorum.

Merak ettikleriniz olursa lütfen sormamazlık etmeyin. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım.

Nisan ‘15

Serdar ÇANKAYA

Psikolojik Danışman